ÇOCUKTA HARÇLIK EĞİTİMİ
Pedagog Dr. Cengiz ÇELİK
ÇOCUKTA HARÇLIK EĞİTİMİ
Çocuklara sağlanacak imkanlar arasında günlük, haftalık verilen harçlıklar önemli yer tutar. Harçlığın miktarı ve harcama şekli ailenin sosyo-ekonomik durumuna göre değişmekle birlikte bazı önemli kuralları bilmek gerekir. Bazı ebeveynler çocuklarına aşırı miktarda harçlık vererek onları tüketim çılgınlığına iterler. Bu çocuklar adeta mutlu olmak için kendilerini para harcamak zorunda hissederler. Bilinçsiz para harcamanın, uygun olmayan alınacak şeylerin çocuğun psikolojisinde ve arkadaş ilişkilerinde olumsuz etkileri vardır. Unutmayınız ki fazla harçlık vermek, iyi çocuk yetiştirmek demek değildir. Yaşına uygun olmayan fazla harcama, çocuğu yaşından önce yapmaması gereken bazı aktivitelere teşvik edebilir. Güven sağladıktan sonra harçlık miktarının fazla olmamakla birlikte uygun bir şekilde artırılması uygundur. Aynı zamanda çocuğun biriktirme ve tutumlu olma gibi davranışlarının pekişmesi için sizin ona alacağınız şeyleri harçlığını biriktirerek almasını sağlayabilirsiniz. Bu durumda alınacak eşyanın manevi değeri de artacaktır.
En ideal harçlık yöntemlerinden birisi günlük harçlık vererek çocuğun harcamasını dengelemektir. Haftalık olarak harçlık veriliyorsa çocuğun dengesiz harcamaları olduğunda ek harçlık takviyesi yapılmaması, onun daha kontrollü ve dengeli para harcamasını sağlar. Harçlık bir pazarlık haline getirilmemelidir. Başarılar, uygun harcamalar, çocuğun size verdiği güven ve büyüme ile birlikte harçlık miktarı artırılabilir. Harçlıksız bırakılan çocukların (imkânları olduğu halde) bazı zorluklar yaşadığı bilinmektedir. O nedenle az dahi olsa çocuğa uygun bir harçlık verilmesi onun rahat olmasına, kendini kontrol etmesine, elde ettiği şeyler ile mutlu olmasını sağlayacaktır. Çocuğunuza verilen harçlık sonucu alınan şeylerin, uygun ve makul miktarlarda diğer arkadaşları ve paylaşımı, çocuğunuzun yardımlaşma, kardeşlik, paylaşma duygularını pekiştirecektir.(Aydınlı, 2003)
Ne alacağı tembih edilen 6 yaşındaki bir çocuğa, alışveriş yapması için az miktarda para teslim edilebilir, paranın üstünü hesaplayamaz para bozduramaz.
8 yaşında parayı daha başarılı kullanabildiğini, 10 yaşında ise yararlı ve kullanışlı şeyler aldığını görmekteyiz. Ayrıca, 10 yaş çocuğu, alışveriş yaparken seçmesini bilir. Para ve diğer bazı şeyleri güvenle korumak ve paranın üstünü tam olarak getirmek sorumluluğunu da taşır. Bütün bunları kendi kendine yapabildiği gibi söylenen her şeyi yapmaya ve ona göre hareket etmeye de hazırdır.
Ülkemizde ilk okula başlama yaşıyla birlikte çoğunlukla düzenli gündelik yada haftalık şeklinde ailelerce harçlık verilmektedir. Bu harçlık sosyo-ekonomik düzeyi düşük olan ailelerde çocuğun karnını doyurmak amacıyla verilirken, ekonomik düzeyi üstün olan ailelerde, çeşitli ilgilerine hitap edecek harcama yapması için verilir. Arkadaşlarının aldığı bol harçlıktan mahrum kalmaması gerekçesiyle gereksindiği miktarın üstünde harçlık alan öğrencilerin sayısı hiç de az değildir.
Düzenli harçlık almak, harçlığından biriktirerek bankaya yatırmak, bir eksikliğini karşılamak, ya da pul vs. gibi koleksiyon ilgisine cevap vermek, kuşkusuz çocuk için gerekli ve yararlıdır. Ancak fazla miktarda harçlık alan çocuk, gereksinimlerini karşıladıktan sonra elinde kalan bu fazla parayı başarılı bir şekilde kullanamaz.
Var olan kalem ve silgilerinin yanına yenilerini ilave eder. İstek ve doyumsuzluk böyle başlar. Bu sebeple çoğunlukla ekonomik koşulları iyi olan ailelerde anneler, çok para vererek çocuklarının mutluluğuna ve doyumsuzluğuna sebep olmaktadır.
Son günlerde lise, hatta ilköğretim çağındaki çocukların ellerinde dahi cep telefonu var. Oysa bir çocuğa üniversiteye başlamadan cep telefonu alınması, yapılabilecek en büyük yanlıştır. Zaten hemen hemen her eve de telefon varken, cep telefonu ile ne işi olabilir?
Bunun yanı sıra arabayı iyi kullanıyor diye 16-17 yaşlarındaki bir çocuğa araba vermek, bisiklet almak dururken motosikletle ödüllendirmek ya da lüks sağlayabilecek eşyalara sahip olmasını sağlamak son derece yanlıştır. Her istediğini elde etmeye alışan çocuklar, yarın şartlar değiştiğinde de ailesi aynı talepleri yerine getiremediğinde bunalıma sürüklenebilir.(Ünal, M.2006)